Nöroloji

Nöroloji

Nörolojik hastalıklar arasında baş ağrısından epilepsiye, MS’ten Parkinson’a birçok farklı tablo yer alır. Bu yazıda nörolojik belirtileri, tanı yöntemlerini ve bireysel tedavi yaklaşımlarını sade bir dille ele alıyoruz.

 

İçindekiler

 

 

Nöroloji Nedir? Hangi Hastalıklarla İlgilenir?

Nöroloji, beyin, omurilik ve sinir sisteminin tüm yapı ve işlev bozukluklarını inceleyen tıp dalıdır. Bu sistemin düzgün çalışması, hareket, duyu, konuşma, düşünme, hafıza ve organlar arası iletişim gibi hayati fonksiyonların sağlıklı şekilde yürütülmesini mümkün kılar. Bu nedenle nörolojik sorunlar sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal alanları da etkileyebilir.

Nöroloji; beyin damar hastalıklarından epilepsiye, baş ağrısından hareket bozukluklarına kadar çok geniş bir hastalık yelpazesiyle ilgilenir. Periferik sinirler ve kas-iskelet sistemiyle ilişkili sorunlar da nöroloji kapsamındadır.

Nöroloji – Psikiyatri – Beyin Cerrahisi: Fark Nerede?

Nöroloji, sinir sisteminin yapısal ve fonksiyonel hastalıklarını tanıyıp, çoğunlukla medikal (ilaçla) tedavi eder.
Psikiyatri ise duygudurum, düşünce ve davranış bozuklukları ile ilgilenir; beyin kimyası ve ruh sağlığı alanına odaklanır.
Beyin cerrahisi (nöroşirurji) ise sinir sistemiyle ilgili cerrahi müdahaleleri içerir. Yani cerrahi gerektiren tümörler, fıtıklar, damar anomalileri gibi durumlar cerrahların alanındadır.

Bu üç disiplin çoğu zaman iş birliği içinde çalışır. Örneğin epilepsi hastasında tanı süreci nörolog tarafından yürütülürken, dirençli vakalarda beyin cerrahisi devreye girebilir.

Fonksiyonel Nörolojinin Önemi

Klasik yapısal bozuklukların yanı sıra, günümüzde fonksiyonel nörolojik bozukluklar da giderek daha fazla tanınmaktadır. Fonksiyonel nöroloji; stres, kaygı ve yaşam tarzına bağlı olarak gelişen, yapısal hasar olmaksızın ortaya çıkan nörolojik şikayetlerle ilgilenir. Baş dönmesi, uyuşma, geçici görme kaybı gibi semptomlar bazen bu kapsama girer.

Doğru tanı için detaylı bir nörolojik değerlendirme ve gerekirse görüntüleme yöntemleri şarttır. Erken tanı ve bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımları, hastaların yaşam kalitesini belirgin şekilde artırabilir.

 

Baş Ağrıları: Yaygın ama Göz Ardı Edilmemeli

Baş ağrısı, toplumda en sık karşılaşılan nörolojik şikayetlerden biridir. Günlük yaşamı sekteye uğratan ağrılar kimi zaman basit nedenlere bağlı olabilirken, bazen de ciddi bir nörolojik hastalığın ilk işareti olabilir. Bu nedenle özellikle tekrar eden, şiddetli ya da alışılmışın dışında seyreden baş ağrılarının dikkatle değerlendirilmesi gerekir.

Migren, Gerilim Tipi ve Küme Baş Ağrıları

Nörolojik açıdan en sık görülen baş ağrısı tipleri şunlardır:

  • Migren: Genellikle tek taraflı, zonklayıcı, bulantı, ışık ve ses hassasiyeti ile birlikte seyreder. Saatler hatta günler sürebilir. Hormonal değişiklikler, stres ve bazı gıdalar tetikleyici olabilir.
  • Gerilim Tipi Baş Ağrısı: Ense ve şakaklarda hissedilen, baskı tarzında ve iki taraflı ağrıdır. Genellikle gün sonuna doğru ortaya çıkar, stres ve duruş bozukluğu etkili olabilir.
  • Küme Baş Ağrısı: Göz çevresinde yoğun, delici ağrı ile karakterizedir. Genellikle erkeklerde görülür, geceleri uykudan uyandıracak kadar şiddetlidir.

Her baş ağrısı tipi farklı bir mekanizmaya sahiptir. Bu yüzden doğru tanı, etkili bir tedavi planı için kritik önemdedir.

Uyarı Niteliğindeki Baş Ağrısı Belirtileri

Bazı baş ağrıları “kırmızı bayrak” olarak kabul edilir ve derhal nörolojik değerlendirme gerektirir:

  • Ani ve şiddetli başlangıç (şimşek çakar tarzda)
  • Ense sertliği, yüksek ateşle birlikte baş ağrısı
  • Görme kaybı, konuşma bozukluğu, kol veya bacakta güçsüzlük gibi eşlik eden nörolojik belirtiler
  • Kanser, bağışıklık yetmezliği veya ileri yaş gibi risk faktörleri olan kişilerde yeni başlayan baş ağrısı

Bu gibi durumlarda sadece ağrı kesici kullanmak yetersiz ve riskli olabilir.

Nörolojik Değerlendirme ve Görüntüleme Gereksinimi

Baş ağrılarında tanı süreci ayrıntılı bir hasta öyküsü ve nörolojik muayene ile başlar. Gerekli görülürse beyin MR, BT ve bazı durumlarda lomber ponksiyon gibi ileri tanı yöntemleri devreye girer. Migren gibi tanı konulmuş baş ağrılarında yaşam tarzı düzenlemesi, ilaç tedavisi ve gerekirse botoks gibi müdahaleler uygulanabilir.

Doğru sınıflandırma ve bireye özel yaklaşım, baş ağrısıyla baş etmede en etkili stratejidir.

 

Adale Güçsüzlükleri ve El-Ayak Hissizlikleri

Günlük yaşantıda fark edilen kol veya bacaklarda güçsüzlük, düşen eşya tutamama, merdiven çıkarken zorlanma gibi belirtiler çoğu zaman kas yorgunluğu gibi geçici nedenlere bağlanır. Ancak bu şikayetler sürekli hale geldiğinde ya da el-ayakta uyuşma, karıncalanma gibi his bozuklukları eşlik ettiğinde, altında yatan nörolojik bir neden olabileceği unutulmamalıdır.

Motor Sinir ve Kas Kaynaklı Nedenler

Adale zayıflıkları genellikle kasların sinirler aracılığıyla uyarılamamasından kaynaklanır. Bu durumun nedeni:

  • Sinir kökü basıları (bel veya boyun fıtığı gibi),
  • Periferik sinir hastalıkları (örneğin diyabetik nöropati),
  • Kas hastalıkları (miyopatiler),
  • Ya da ileti bozuklukları (myastenia gravis gibi sinir-kas bileşkesi hastalıkları) olabilir.

Her bir tabloya özgü tedavi farklıdır; bu yüzden doğru teşhis kritik önemdedir.

MS, Periferik Nöropatiler ve Myastenia Gravis Taraması

  • Multipl Skleroz (MS): Merkezi sinir sisteminde plaklara bağlı gelişen ataklarla ilerleyen bir hastalıktır. Görme bozukluğu, çift görme, dengesizlik ve adale gücünde dalgalanmalarla seyredebilir.
  • Periferik Nöropatiler: En sık diyabete bağlı gelişir. Ayaklardan başlayan uyuşma, yanma hissi, his azalması ile karakterizedir.
  • Myastenia Gravis: Gün içinde artan adale yorgunluğu, göz kapaklarında düşme ve çabuk yorulma gibi belirtilerle ortaya çıkar.

Bu hastalıkların her biri farklı laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleriyle ayırt edilir.

EMG ile Tanısal Süreç

EMG (Elektromiyografi), sinirlerin ve kasların elektriksel yanıtlarını ölçen önemli bir tanı testidir. Şu durumlarda tercih edilir:

  • Kas güçsüzlüğünün kaynağı sinir mi, kas mı?
  • Hangi seviyede ve ne kadar şiddette etkilenme var?
  • İyileşme süreci değerlendiriliyor mu?

EMG, özellikle nöropatiler, sinir sıkışmaları ve kas hastalıklarında doğru tanıya ulaşmanın vazgeçilmez bir aracıdır.

 

Multipl Skleroz (MS): Genç Yetişkinlerde Görülen Nörolojik Hastalık

Multipl Skleroz (MS), merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen kronik, otoimmün bir hastalıktır. Vücudun bağışıklık sistemi yanlışlıkla sinir hücrelerini çevreleyen miyelin kılıfına saldırır. Bu da sinir iletiminde bozulmalara ve çok farklı belirtilere yol açar.

MS Nedir, Kimlerde Daha Sık Görülür?

MS genellikle 20–40 yaş arasında başlar ve kadınlarda erkeklere göre iki kat daha sık görülür. Genetik yatkınlık, viral enfeksiyonlar, D vitamini eksikliği ve sigara gibi çevresel faktörler risk oluşturabilir.

Belirtileri kişiden kişiye değişmekle birlikte şunlar sık görülür:

  • Görme bozukluğu, çift görme
  • Kollarda ya da bacaklarda güçsüzlük
  • Dengesizlik, sersemlik hissi
  • Uyuşma, karıncalanma
  • İdrar kontrolünde zorlanma

Bu belirtiler genellikle ataklar halinde ortaya çıkar.

Atak ve İlerleyici Formları

Multipl Skleroz’un farklı seyir tipleri vardır:

  • Relapsing-remitting (ataklarla seyreden): En sık görülen formdur. Ataklarla başlar, sonra kısmi ya da tam iyileşmeler görülür.
  • Secondary progressive (ikinci evre ilerleyici): Zamanla ataklar azalır, ancak nörolojik hasar ilerler.
  • Primary progressive: Başlangıçtan itibaren yavaş ama sürekli ilerleme gösterir.

Tedavi planı hastalığın formuna göre belirlenir.

Tedavi: İlaçlar ve Yaşam Tarzı Desteği

MS için kesin bir tedavi henüz yoktur, ancak atakları azaltan ve ilerlemeyi yavaşlatan etkili tedavi seçenekleri mevcuttur:

  • Kortikosteroidler: Atak dönemlerinde iltihabı azaltarak semptomları hafifletir.
  • İmmünmodülatör tedaviler: Bağışıklık sistemini düzenleyerek hastalığın seyrini kontrol altına alır.
  • Plazmaferez: Şiddetli ataklarda kullanılan bir kan temizleme yöntemidir.

Ayrıca yaşam tarzı düzenlemeleri de tedavinin önemli bir parçasıdır:

  • D vitamini takviyesi
  • Hafif egzersizler ve fizik tedavi
  • Dengeli beslenme
  • Stres yönetimi

MS hastalarında erken tanı ve düzenli takip, uzun vadeli yaşam kalitesi açısından kritik öneme sahiptir.

 

 

Epilepsi: Krizle Başlayan Ama Yönetilebilir Bir Süreç

Epilepsi, beyindeki ani ve anormal elektriksel boşalmaların neden olduğu, tekrarlayan nöbetlerle seyreden kronik bir nörolojik hastalıktır. Epileptik nöbetler kişiye ve nöbetin tipine göre çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Ancak günümüzde doğru tanı ve tedaviyle epilepsi büyük ölçüde kontrol altına alınabilir.

Nöbet Tipleri ve Tetikleyiciler

Epilepsi nöbetleri iki ana gruba ayrılır:

  • Fokal nöbetler: Beynin yalnızca bir bölgesinden kaynaklanır. Bilinç açık olabilir veya etkilenebilir. Titreme, anlık dalgınlık, anlamsız konuşma gibi belirtiler görülebilir.
  • Jeneralize nöbetler: Beynin her iki yarım küresini aynı anda etkiler. Bilinç kaybı, kasılmalar ve düşme şeklinde kendini gösterir.

Nöbetleri tetikleyebilecek başlıca faktörler:

  • Uyku eksikliği
  • Stres ve ani duygusal değişimler
  • Alkol, bazı ilaçlar veya kafein
  • Ateş (özellikle çocuklarda)
  • Işık uyarıları (fotosensitif epilepsi)

Her hastanın tetikleyicisi farklı olabilir; bu nedenle kişiye özel takip çok önemlidir.

EEG ile Tanı, İlaç Tedavisi ve Dirençli Vakalarda Cerrahi Opsiyon

Epilepsi tanısı nörolojik muayene, hasta öyküsü ve elektroensefalografi (EEG) ile konur. Gerekli durumlarda MR gibi görüntüleme yöntemleri de eklenir.

Tedavide ilk basamak antiepileptik ilaçlardır. Amaç, nöbetleri tamamen durdurmak ya da sıklığını ve şiddetini azaltmaktır. Uygun doz ve ilaç kombinasyonu ile epilepsi hastalarının yaklaşık %70’i nöbetsiz bir yaşam sürebilir.

Ancak bazı hastalarda ilaçlara rağmen nöbetler devam eder. Bu “ilaç dirençli epilepsi” grubunda;

  • Beyin cerrahisi (epilepsi cerrahisi)
  • Vagus sinir stimülasyonu (VNS)
  • Ketojenik diyet gibi alternatif tedaviler gündeme gelir.

Epilepside Sosyal Hayata Adaptasyon

Epilepsi tanısı, özellikle genç bireyler için psikolojik yük oluşturabilir. Ancak doğru bilgilendirme ve destekle hastalar eğitimlerine, iş yaşamlarına ve sosyal ilişkilerine devam edebilir.

  • Sürücü belgesi almak için belirli bir süre nöbetsizlik gerekebilir.
  • Dikkat ve koordinasyon gerektiren işlerde ek değerlendirme yapılır.
  • Hastanın ve yakın çevresinin eğitilmesi, kriz anlarında doğru müdahale açısından kritiktir.

Epilepsi, “sadece kriz anı” değildir. Tüm yaşamı etkileyebileceği için multidisipliner yaklaşım, düzenli takip ve yaşam tarzı düzenlemeleri önemlidir.

 

 

Hareket Bozuklukları ve Parkinson Hastalığı

Hareket bozuklukları, istemli ya da istemsiz hareketlerin bozulmasıyla ortaya çıkan nörolojik durumlardır. Titreme, kas sertliği, yavaşlık ya da aşırı hareketlilik gibi belirtilerle kendini gösterebilir. En bilinen hareket bozukluğu ise Parkinson hastalığıdır.

Titreme (Tremor), Distoni, Bradikinezi Nedir?

  • Tremor (Titreme): En sık görülen hareket bozukluğudur. İstirahat sırasında ya da hareketle birlikte ortaya çıkabilir. Parkinson'da tipik olarak ellerde istirahat tremoru görülür.
  • Distoni: Kasların istemsiz şekilde kasılmasıyla anormal postür veya kıvrılmalar oluşur. Özellikle genç erişkinlerde yaygındır.
  • Bradikinezi: Hareketlerde yavaşlama anlamına gelir. Parkinson'un en belirleyici bulgularından biridir. Göz kırpma, mimik kullanma ve yürüme gibi basit hareketlerde bile yavaşlama gözlenir.

Bu bulgular bazen yaşlanmanın doğal bir parçası gibi algılansa da, dikkatli bir nörolojik değerlendirme gerektirir.

Parkinson Hastalığının Erken Belirtileri

Parkinson, beyin dopamin üretiminin azalmasıyla ortaya çıkan ilerleyici bir hastalıktır. Erken dönemde belirtiler sinsi olabilir:

  • El yazısında küçülme
  • Tek taraflı titreme ya da kas sertliği
  • Yavaş hareket etme (bradikinezi)
  • Yüz ifadesinin donuklaşması
  • Koku duyusunda azalma
  • Yürürken kol salınımında azalma

Bu erken belirtiler fark edildiğinde hemen bir nöroloğa başvurmak, tedavi başarısını artırabilir.

İlaç Tedavisi, Beyin Pili ve Rehabilitasyon Yaklaşımları

Parkinson hastalığı tedavisinde ilk basamak, dopamin düzeyini artıran veya yerine koyan ilaçlardır (örneğin levodopa). Erken dönemde ilaçlarla belirgin rahatlama sağlanabilir.

İleri evre Parkinson’da:

  • Beyin pili (derin beyin stimülasyonu / DBS): Özellikle titreme, dalgalı yanıt gibi ilaçlarla zor kontrol edilen belirtilerde tercih edilir. Subtalamik çekirdek gibi beyin bölgelerine elektrot yerleştirilir.
  • Fizik tedavi ve egzersiz: Kas sertliğini azaltır, dengeyi artırır.
  • Konuşma terapisi ve yutma rehabilitasyonu: İlerleyen evrede etkilenebilecek fonksiyonları korumaya yardımcı olur.

Parkinson, her bireyde farklı seyreden bir hastalıktır. Bu nedenle kişiye özel tedavi planı, yaşam kalitesini uzun süre korumanın anahtarıdır.

 

 

Tremor: Her Titreme Parkinson Değildir

Titreme (tremor), nöroloji polikliniklerine en sık başvuru nedenlerinden biridir. Ancak toplumda sıkça yapılan bir yanlış, her titremenin Parkinson hastalığıyla ilişkilendirilmesidir. Oysa birçok farklı tremor türü vardır ve hepsinin nedeni, seyri ve tedavisi farklıdır.

Esansiyel Tremor ile Parkinson Tremoru Farkları

  • Esansiyel Tremor: Genellikle iki elde, simetrik olarak görülür. Özellikle ellerin aktif kullanımı sırasında (örneğin bir bardak kaldırırken, yazı yazarken) artar. İleri yaşta sık görülür ve genellikle iyi huyludur.
  • Parkinson Tremoru: Tek taraflı başlar, istirahat halinde belirgindir. Parmakların para sayar gibi titremesi tipiktir. Yavaşlık (bradikinezi), kas sertliği gibi eşlikçi belirtilerle birlikte seyreder.

Bu ayrımı doğru yapmak, gereksiz kaygıları önlemek ve uygun tedaviye yönelmek açısından çok önemlidir.

Ailevi Geçiş ve Stresle İlişkili Durumlar

  • Esansiyel tremorun ailesel geçiş gösterdiği bilinmektedir. Aile bireylerinde benzer şikâyetler varsa, genetik yatkınlık göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Ayrıca stres, kafein alımı, uykusuzluk gibi çevresel faktörler tremoru tetikleyebilir veya şiddetini artırabilir.
  • Bazı durumlarda psikojenik tremor da gözlenebilir. Özellikle genç yaşta başlayan, duygusal stresle artan titremeler bu kategoriye girer.

Tedavi Seçenekleri ve Yaşam Kalitesine Etkisi

  • Esansiyel tremor tedavisinde beta bloker ilaçlar veya primidon gibi antikonvülsanlar kullanılabilir.
  • İlaçla kontrol edilemeyen ileri vakalarda derin beyin stimülasyonu (DBS), yani beyin pili uygulaması gündeme gelebilir.
  • Tremor tedavisi, hastanın yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Özellikle ince motor beceriler gerektiren işlerde çalışan bireylerde fonksiyonel kayıpları önlemek açısından önemlidir.

Unutmayın: Her titreme Parkinson değildir. Ama titremeniz varsa, bir nöroloğa görünmek her zaman doğru bir adımdır.

 

 

Tanı Yöntemleri ve Nörolojik Muayene

Nörolojik hastalıklarda doğru tanı, sadece hastalığın ismini koymak değil, aynı zamanda kişinin yaşam kalitesini belirleyen tedavi planını şekillendirmek anlamına gelir. Bu nedenle tanı süreci ayrıntılı, dikkatli ve kişiye özel olmalıdır.

Nörolojik Fizik Muayene Nedir?

Bir nöroloğun hastayla ilk teması, genellikle nörolojik fizik muayene ile başlar. Bu muayene; beynin, omuriliğin, çevresel sinirlerin ve kasların işlevlerini değerlendirmeye yönelik testleri içerir:

  • Kas gücü ve tonusu değerlendirmesi
  • Refleks muayenesi (patellar, Aşil vb.)
  • Koordinasyon ve denge testleri
  • Göz hareketleri ve kranial sinir fonksiyonları
  • Hissiyat değerlendirmesi (ağrı, sıcaklık, titreşim)

Bu muayene bulguları, hangi tanı testlerinin gerekli olacağına yön verir.

Görüntüleme ve Elektrofizyolojik Yöntemler

Modern nörolojide tanıyı netleştirmek için sıklıkla aşağıdaki tekniklerden faydalanılır:

  • MR (Manyetik Rezonans): Beyin ve omurilik dokularının detaylı görüntüsünü sağlar. Tümör, MS lezyonları, damar anomalileri gibi birçok yapısal problemi gösterir.
  • EEG (Elektroensefalografi): Beyin elektriksel aktivitesini ölçer. Özellikle epilepsi tanısında kullanılır.
  • EMG (Elektromiyografi): Kaslara ve sinirlere elektrotlarla sinyal göndererek iletim bozukluklarını tespit eder. Periferik nöropatiler, kas hastalıkları, sinir sıkışmaları gibi durumlarda kullanılır.
  • PET (Pozitron Emisyon Tomografisi): Beyin metabolizmasını görüntüler. Özellikle demans türlerinin ayrımında ve bazı tümörlerin değerlendirilmesinde yardımcı olur.

Multidisipliner Yaklaşımın Önemi

Nörolojik hastalıkların tanısı, bazen tek bir testle değil, çeşitli uzmanlık alanlarının birlikte çalışmasıyla konur:

  • Nörolog görüntüleme ve muayeneyi değerlendirir.
  • Radyolog MR ve PET bulgularını detaylandırır.
  • Nöropsikolog bilişsel testler yapar.
  • Fizik tedavi uzmanı hareket ve kas fonksiyonlarını değerlendirir.

Bu ekip çalışması, özellikle kompleks veya çoklu sistem tutulumuna sahip hastalarda en doğru tanıya ulaşılmasını sağlar.

 

 

Nörolojik Sağlıkta Erken Tanı, Bireysel Takip

Nörolojik hastalıklar karmaşık olabilir, ancak doğru yaklaşım ve zamanında müdahale ile büyük oranda kontrol altına alınabilir. Her baş ağrısı bir tümöre, her unutkanlık Alzheimer’a işaret etmeyebilir. Ancak bu belirtiler ihmal edilirse, ilerleyen süreçte geri döndürülemez sorunlara yol açabilir.

Kritik olan; her bireyin semptomlarını ciddiye almak, standart değil kişiselleştirilmiş tanı ve tedavi süreçleri oluşturmaktır. Erken tanı sayesinde tedaviye daha etkili başlanabilir, yaşam kalitesi korunabilir ve birçok hastalık ilerlemeden durdurulabilir.

Unutulmamalı: Nörolojik sağlığı korumanın yolu, bilinçli hasta, donanımlı hekim ve güçlü bir takip sisteminden geçer.

 


İLETİŞİM BİLGİLERİ

INCA İSTANBUL NÖROCERRAHİ VE AĞRI MERKEZİ
Dikilitaş Mahallesi, Hakkı Yeten Cd. Selenium Plaza, 10/C Blok Kat:13 Şişli, İstanbul, Türkiye

INCA İSTANBUL NÖROCERRAHİ VE AĞRI MERKEZİ
Dikilitaş Mahallesi, Hakkı Yeten Cd. Selenium Plaza, 10/C Blok Kat:13 Şişli, İstanbul, Türkiye

Site Kullanım Koşulları ve Gizlilik

© 2025 Op. Dr. Kerem Bıkmaz. All Rights Reserved.

Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.
Sitemizde anlatılan tüm cerrahi işlemler hastane ortamında uygulanmaktadır.

ByFlash Agency

Please publish modules in offcanvas position.